Bağlanma, Amir Levine & Rachel Heller
NeOkuyorum, Esra Karadoğan, 08.06.2018

Son zamanlarda piyasaya sürülen kişisel gelişim kitaplarıyla bu tür yeni bir boyut kazandı. Önceki yıllarda basılan, okumayı zorlaştırıcı ve itiraf etmek gerekirse bir kısmı sorunlu çeviri ya da Türk bir yazar tarafından yazılmış olsa da yabancı bir çeviri tadı veren örneklerle dolu bu türe karşı olan ön yargıyı kıran örneklerin sayısı artıyor. Bu konuda ümit veren kitaplardan biri de Bağlanma.

Kapakta her ne kadar “Aşkı Bulmanın ve Korumanın Bilimsel Yolları” diye anlatılsa da okudukça aslında bahsedilen konuların sadece aşk olmadığını da kavrıyor insan. Amir Levine, uzun yıllar insan davranışı, yetişkin ve anne- bebek psikolojisi üstüne araştırmalar yapan, çalıştığı projelerden dolayı çok sayıda ödül sahibi bir uzman, Rachel S.F. Heller da yine davranış bilimleri alanında lisans, sosyal psikoloji alanında yüksek lisans eğitimi almış. Bu ikilinin ortaya çıkardığı bu çalışma da ilişkilerimize yakından bakmamızı sağlayan yararlı bir kaynak.

“Aslında, özel birine yakın olma ihtiyacı o kadar önemlidir ki beynimizde bağlanma figürlerimize (ebeveynler, çocuklar, partnerler) bağlantı kurma ve bunları düzenleme için özel bir biyolojik mekanizma var. Bağlanma sistemi adı verilen bu mekanizma, sevdiklerimizin yanındayken güvende olmayı ve korunmayı sağlayan davranış ve duygulardan oluşur. Bu mekanizma, bir çocuğun annesinden ayrıldığında neden paniğe kapıldığını, çılgınca arandığını, onunla yeniden bağlantı kurana kadar neden kontrolsüzce ağladığını açıklar.”

Bağlanma teorisi, üç ana bağlama stilini ortaya koyuyor: Güvenli, kaygılı ve kaçıngan. Biri ya da ikisi birden sizde görülüyor olabilir ama bundan hiç bilginiz olmayabilir… Akla Issız Adam filmini getiriyor. İşte bu kitap, ilişkilerdeki hatalı kişiyi bulmak yerine, hatalı davranışı bulmak üzerine, insanın kendine bakmasını sağlayan bir kitap. Bugüne kadar kendinizin güvenli bağlandığınızı düşünmüş olabilirsiniz fakat kitaptaki test sizi başka sonuca götürebilir. Başta buna itiraz etme ihtimalinize rağmen okudukça bu uzmanların çalışmalarından yararlanmanın faydalarını göreceğinize inanıyorum. Her üç bağlanma stili de detaylarıyla anlatılmış. Mesela kaygılı bağlanan insan, partnerine hem yakın olmayı sevip hem de aynı yakınlığı yakalayamayacağından korkuyormuş ve duygusal enerjinin büyük kısmının ilişkiler yiyip tüketiyormuş böyle insanlarda. Kaçınganbağlanmada ise bağımsızlık ve öz yeterliliği sürdürmek kişi için çok önemli ve hatta ilişkilerde kontrol ya da sınır ihlali gibi konularda çok hassas davranılıyor. Tabii en güzeli güvenli bağlanma, bir ilişkide sıcak ve sevgi dolu olmak çok doğal, endişe yok, sadece yakınlığın tadını çıkarmak var. Kendi adıma bunları ilişkilerde tespit etmek bir nebze kolay geliyor, peki ya anne çocuk ilişkisinde? Bunların hepsinin temelinin oradan başladığını görmek de hem aydınlatıcı hem de üzücü.

“Bir eşe bağlı olacak şekilde yetiştirildik. Bu ihtiyaç rahimde başlar ve ölünce sona erer.”

Konunun zaman zaman insanın yüreğine kattığı ağırlığa rağmen, su gibi akan özenli bir çeviri ve tam anlamıyla Türkçe’ye kazandırılmış bir kitap Bağlanma, nitelikli kişisel gelişim kitapları arayanlara kesinlikle tavsiye ederim.