Bir Direniş Yöntemi Olarak Sade ve Basit Bir Hayat

9 August 2016 14:57  /  Azla Mutlu Olmak, Kitaplar

photo-1452827073306-6e6e661baf57

Bürkem Cevher
Azla Mutlu Olmak, Francine Jay
Arka Kapak, Ağustos 2016

Bütün iletişim araçları üzerinden “mutlu olmamız için gereken ürünlerin” reklamlarının bombardımana uğruyoruz. Temel ihtiyaç ürünlerinden olmadıkları halde onlarsız asla yaşayamayacağımıza inandırıldığımız pek çok ürünü satın almak için kapitalizmin baskısı altında borç içinde yaşamaya çalışıyoruz. Bu arada daha önceden satın aldığımız, kâh kullanıp eskittiğimiz kâh bir iki kere kullanıp atmaya kıyamadığımız eşyalar evimizde birikmeye devam ediyor. Yepyeni kalmış bir şeyi “Bir gün ihtiyacım olur, neme lazım,” diyerek saklıyoruz.

Giysi dolabımda son yirmi yılda sahip olduğum 34 ile 46 beden arası her bedene uygun kıyafetler var. Böylelikle kilo verirsem ya da alırsam fazla para harcamayacağımı düşünüyorum. Oysa dolabımdaki bütün kıyafetler sıkış tepiş, âdeta fışkırıyorlar. Ama şu an bulunduğum bedene uygun giysilerimi toplasanız, bir raf ve dolabın çok küçük bir kısmını kaplar. Aynı durum evdeki kitaplık, banyo dolabı, çalışma odası, salon ve mutfak için de geçerli. Evimde çok fazla eşya var: Bir gün ihtiyacım olacağı inancıyla hiçbir şeyi atamıyorum.

Francine Jay’in yazmış olduğu, Aganta Kitap tarafından yayımlanan Azla Mutlu Olmak adlı kitabı okuduktan sonra eve ve evdeki eşyalara karşı bakış açımda radikal bir değişiklik oldu. Hatta kitap öylesine motive ediciydi ki, daha kitabı okumayı bitirmeden banyo dolaplarımda son kullanma tarihi geçmiş kozmetikler, güneşten koruma ürünleri, temizlik malzemeleri çöpü boyladı ve banyom nefes aldı. Gözümde yıllardır büyüyen bir iş yarım saat içinde yapıldı ve ben başucu kitaplarım arasına ilk defa bir kişisel gelişim kitabını da koymuş oldum.

Kitabın ana kavramı minimalizm, ihtiyaçlarımızı karşılayan ve “yeterli” olanla yaşamak ve eşyalarımız üzerinde kontrolümüzü sağlamak anlamına geliyor. Her bir kişi için “yeterli” kavramı farklı olabilir. Önemli olan kişinin sade ve basit bir hayat için “yeterli” olanları belirlemesidir ki, bu da kişiden kişiye farklılık gösterir.

Kitabın ana fikri Pareto prensibine dayanıyor. Bu prensibe göre zamanımızın yüzde sekseninde eşyalarımızın sadece yüzde yirmisini kullanıyoruz. Yani her beş eşyadan dördü ya hiç kullanılmamakta ya da çok nadiren kullanılmakta. Bu eşyaların saklanması, temizlenmesi ve bakımı içinse hem vakit hem de para harcıyoruz. Üstelik de evlerimiz bu eşyalar için depolama alanına dönüşmekte ve yaşam alanlarımız ciddi oranda daralmakta.

“Meselenin özü, bir kez temel ihtiyaçlarımız karşılandıktan sonra mutluluğumuzun sahip olduğumuz eşyanın miktarıyla ilgisinin olmamasıdır. Bu noktanın ötesinde, ek şeyler tüketmenin marjinal yararı (ya da tatmini) hızla azalır ve ekonomistlerin “doyum noktası” adını verdikleri noktada aslında tersine döner,” diyor Francine Jay.

Jay, minimalist yaşam felsefesine kısa bir giriş yaptıktan sonra kitabın ikinci bölümünde evlerimizi kalabalıktan kurtarmak ve o şekilde tutmamız için gerekli olan temel kurallardan bahsediyor. Burada aslında ana kural evdeki eşyaları üç gruba ayırmak: Çöp, Hazine veya Transfer. Bir de Karar Verilemeyenler kutusu yapmakta fayda olduğunu söylüyor yazar.

Son kullanma tarihi geçmiş ürünleri, artık kullanılamayacak durumdaki eşyaları kısaca çöp olan her şeyi çöpe atıyoruz. Güzellikleri ya da fonksiyonları nedeniyle gerçekten tutmak istediğimiz eşyaları Hazine kutusuna koyuyoruz. Artık kullanmak istemediğimiz, ancak başka birilerinin ihtiyaçlarını karşılayacak eşyalarıysa Transfer kutusuna atıyor, bu kutuyu da ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak veya ihtiyaç sahiplerine ulaştırabilecek bir derneğe, kuruluşa bağışlamak ya da satmak üzere ayırıyoruz. En zoru da Karar Verilemeyenler kutusu. Çünkü bu kutunun dolup taşması işten bile değil. Jay bu kutuya konan eşyaları bir kenara ayırmayı ve altı ay ya da bir yıl gibi bir zaman diliminde kullanılmayanları Transfer etmeyi öneriyor.

Üçüncü bölümdeyse ikinci bölümdeki teknikleri oda oda uygulayabilmemiz için önerilerde bulunuyor. Kitabın son bölümünde de bilinçli tüketim hakkında bazı önerilerde bulunuyor yazar. Reklamların cazibesine kapılmadan, sadece ihtiyaç duyduğumuz ya da çok güzel bulduğumuz ürünleri üretim şartlarına da dikkat ederek almamız gerektiğini belirtiyor.

Sonuçta az tüketmek bir direniştir. Kapitalizme karşı bir direniştir, aşırı tüketimi karşılamak için aşırı üretim yapmak zorunda kalan işçilerin köle gibi çalıştırılmasına karşı bir direniştir. “Yaptıklarımızın çok daha büyük yararları vardır: Dünyayı çevresel zararlardan ve insanları adaletsiz çalışma koşullarından korur… Dünyanın öbür ucundaki insanlar, biz yeni bir kot pantolon alalım diye adaletsiz, güvenliksiz ya da insanlık dışı çalışma koşullarına mahkûm olmamalı ya da yeni bir kanepemiz olsun diye havaları ve suları kirletilmemeli,” diyor Francine Jay. Basit ve sade bir hayat yaşamaya başlamak hem evimizdeki yaşam alanlarımızı genişletecek hem de kapitalist dünyanın olumsuz sonuçlarından kendimizi ve pek çok insanı kurtarmak üzere bir adım atmış olacağız.

Azla Mutlu Olmak – Sade Yaşam Rehberi

Francine Jay
Çeviren Atilla Erol
Kapak tasarımı Geray Gençer
Aganta Kitap
232 Sayfa

Azla Mutlu Olmak